Tüm dünyayı
etkisi altına alan pandamin sürecinde
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbl80thyphenhyphen4EIsa7Qr65Ila4pZTakHUn9U4viv88ZU2qPTQk29Sw2Fj10VqucNeTcljQ5tKAzYDAAyb71AFE1TG2-q7e2HuuO2uPMv8Z_3rf0uDmN2Xbgw_AOPQ4W7Bj7xfc5L-zZSYTJ1p3/s320/IYPy9-FG.jpg)
Gündemin bu sarsıcı etkisinden tüketicinin sosyal
platformdaki motivasyonu nasıl sağladığını şu şekilde görebiliriz; ya son
haberlerin kaynağıyla ilgilenmek ya da
en kısa sürede kendisine yeni hobi ve alışkanlıklar kazanmak. Bu belirsizliğin
yan etkilerinden doğan birçok sebep ortaya koyabiliriz. Zaruri ihtiyaçların kaynağını
dijital ağda doğrudan sağlayabilir miyiz, maddi kaynağım tükenecek mi ? Ya da
bu sorularla boğuşurken ortaya çıkan ‘’panik satın alınması’’ ( panic buying ) kişinin
kendini garantiye almasında tüketici düşüncesini markalar nasıl yorumluyor. Mental olarak
korku dolu düşüncelerle kötü hissettiğimizde markaları yanımızda hissetmek bizi
bir nebze rahatlatacaktır. Tüketiciyi önemseyen markaların bizimle iletişime
geçmesi durumunda diğer markalardan ayrılarak hedef pazardaki yerini alacaktır.
Bu sayede e-ticaret ‘’ticaretin dijitalleşmesi’’ ile önem arz edecektir. Ayrıca
e-ticaret alışkanlığı olmayan belli yaş skalasında güvenlik nedeniyle
e-ticarete yöneldiğini görüyoruz .Sadece e-ticarette değil eğitim ve sağlık
alanında dönüşümü görüyoruz. Okullarda online sınav,sağlık ve hijyen açısından
kolonya ve maske tüketimi ve de online atm sistemi gözler önündedir. Yani
hayatımızın yüzdelik payında büyük bir yer ediniyor.
Özetle bu dönemde, satış ve kar hedefinden uzak durmak
ve marka olarak tüketicinin yanında gerçek bir kötü gün dostu olarak yer almak
iyi bir içerik stratejisi olarak karşımıza çıkıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder