Beklentiler




Bazen düşüncesizce o kadar ana şahit oluyoruz ki, insan bu geçip giden süre zarfında biraz olgunlaştığını görmek istiyor. 
Moron gibi yaşamaktansa bir gününe yeni yeni heyecanlar katmak istiyor. Anlaşılmak yerine , az konuşup kendini geliştirmek istiyor. Karşısında görmeden kendinde hayal edemiyor. Neydi derdi ?

+Senin yine götün kalktı. Sen yine o çocuğu üzmeye başladın.
-Görüyorum, fark ediyorum.
+Sana rahatlık batıyor. Sen sorumluluk almaktan korkuyorsun.

Bok amına koyayım. Ben kendime bile tahammül edemiyorum bir başkasının bendeki yerini görmek istemiyorum. HEPSİ BU. Beklenti, beklenti, beklenti. Karantinanın şu günlerinde,  güneşin gökyüzündeki berrak yükselişiyle, rüzgarın anılar sayfalarımı karıştırmasıyla.3 sene önceki yaz kampındaki eski flörtümün kulağıma eğilip ‘’Beklentiler en büyük hayal kırıklarıdır.’’ dediğini anımsıyorum. Haklı. İnsanın bahçesi (temporal lobunda) nemli gözyaşlarına kök salmış aşekalarla dolu. Her  birimiz ipimizi kolayca kesebilen makaslara aşık oluyoruz. Aşık olduğumuz makasların ünlü harflerini kurşun kalemle dolduruyoruz. Zaman çizelgesinde kendi ünsüz harflerimizin içi: Tükenen ağıtların hatırı için, bir başkasının içini kirli mürekkebimizle dolduruyoruz. Bu sefer mürekkep dedim kurşun kalem değil çünkü; kalıcı  hasarlara sebep olalım. Kafamızda oluşturduğumuz metaforun kayıp yıldızlarıyız. Söndük ve ölüme bir adım daha yaklaştık. Tıpkı bu sabah annemin ceketinin ipindeki sert ibareyi ağzına götürüp tüttürmesi gibi. Diyemedim gardıropta çantamın içinde bir kutu sigara var bölüşelim. Çok güzel içiyordu. Neyse bu sabahta gönlümü eğlendirdim.

Yorumlar